İnsanoğlunun varoluşundan bu yana insanlar birbiriyle savaş halindedir ve savaşlar hem tarihte hem de günümüzde önemli yer kaplar. Savaşların kaderini silahlar, silahları kullanan askerler, askerleri yöneten liderler ve liderlerin kullandığı dahiyane taktikler belirler. Erwin Rommel ve taktikleri serisiyle başladığım bu yazı serüveninde sizlerle beraber savaşın ve insanlık tarihinin kaderini belirleyen taktikleri, silahları ve liderleri inceleyeceğiz.
Yıl 1942… İkinci Dünya Savaşı'nın yeni hiddetlendiği sıralarda Libya çöllerinde Mihver (Almanya ve müttefikleri) devletleri büyük kayıplar yaşamaktadır. İtalyanların aldığı büyük mağlubiyetlerden sonra Almanya destek kuvveti göndermeye karar verir ve bu kuvvetin komutanı Erwin Rommel, namıdiğer “Çöl Tilkisi”dir.
Savaş akademisinde liderlik özellikleriyle dikkat çeken ve Blitzkreig (Yıldırım Harbi) taktiklerini kullanarak kısa sürede Fransa’nın çoğu kuzey şehrini ele geçiren Rommel, Almanya’nın kısa sürede gözde komutanlarıdan biri olmuştur.
Arzu ederseniz, Erwin Rommel'in Fransa cephesindeki başarılarını anlatan bu şarkıyla yazıya devam edebilirsiniz.
Afrika’ya ayak basmasından itibaren bir kere bile durmayan ve sürekli olarak düşmanlarının eksiklerinden yararlanarak iki kere büyük taarruzda bulunmuş ve o zamanlarda İngiltere’nin kaynak ve sömürgeleriyle bağlantısını sağlayan Süveyş Kanalı’nı ele geçirmeye çok yaklaşmıştır. Bu başarıları müttefik devletlerde büyük yankı uyandırmıştır.
Hatta Avam Kamarası’nda İngiltere’nin meşhur başbakanı Winston Churchill Afrika cephesinden ve Rommel’den şöyle bahseder: Kuvvetlerimiz, Mihver kuvvetlerinden üstündü. 50.000'i Alman olan 90.000 kişiye karşı 100.000 askerimiz vardı. Malzeme bakımından 5/8 daha fazla imkâna sahiptik ve yeni 7.5 luk toplarımızı da cepheye sürmüştük. Bütün bunlara rağmen Tobruk savunmamız bir günde çöktü. Düşmanla araya 200 kilometrelik bir mesafe koyarak Marsa Matruh'a kadar çekildik. Rommel, 5 gün sonra tekrar karşımıza çıktı. Savaştan gene kaçarak Mısır'a gerisin geriye dönmek, El Alemeyn'e kadar çekilmek zorunda kaldık. Koskoca 8. ordumuza ne oldu, anlayamıyorum?
Daha sonrasında kaynak eksikliklerinden dolayı geri çekilmek zorunda kalsa da komutası altındaki kuvvetleri çok az zaiyatla Avrupa kıtasına geri taşımıştır. Yaptığı başarılı saldırılar ve taktikleriyle dünya savaş tarihinin önemli komutanları arasına adını yazdırmış ve düşmanlarının bile takdirini kazanmıştır.
Şimdi ise kullandığı bazı akılalmaz taktiklerden bazılarını inceleyeceğimiz yazı serisinde, ilk taktiğimiz Flak88 silahının kullanımıdır...
Flak88 ilk başlarda uçaksavar silahı olarak üretilse de sonradan Erwin Rommel tarafından ilk olarak Fransa’da olmak üzere kullanılmaya başlandı. Silahı yatay duruma getirip kullanmaya başlayınca çok daha etkili olduğunu fark eden Rommel, özellikle Kuzey Afrika cephesinde tanksavar eksikliği yaşanınca Flak88’i tanksavar olarak kullanmaya başladı.
Yüksek manevra kabiliyeti ve adında da geçen 88 mm'lik devasa bir topa sahip olan Flak88 2000 metreden bile hedeflerini kolay bir şekilde imha edebiliyordu. İkinci dünya savaşı boyunca kullanılan Flak88’in alanında neredeyse hiçbir rakibi yoktu. Uzun menzilde kullanılması ve düşman kuvvetlerinin fark edememesinden dolayı özellikle Kuzey Afrika Cephesi’nde İngilizlerin korkulu rüyası olmuştu.
Rommel özellikle bu mükemmel tanksavar silahını adeta bir “Tilki” kurnazlığıyla düşmanlarını tuzağa çekmek için kullanıyordu. İlk olarak ufak bir kuvvetle düşman tanklarının karşısına çıkıyor sonrasında geri çekerek düşman tanklarını cephenin arka saflarında gizlenmiş Flak88 silahlarının menziline sokuyor ve düşmanın çok sayıda tankını imha ediyordu.
Bunun üzerine müttefik kuvvetleri tanklara ekstra zırh ve koruyucu malzemeler eklemeye başladı ama yine de tankları korumaya yetmedi. Bunun üzerine uçak üstünlüğünü halihazırda elinde tutan İngilizler, önce keşif uçaklarıyla sabit duran Flak88’lerin yerini tespit edip sonrasında uzun menzilli toplarıyla imha etmeye başladılar.
Ayrıca yüksek ateş gücüne sahip Flak88 silahlarının farklı versiyonları, meşhur Alman tanklarında da kullanılmaya başlandı. Bu tanklar çoğumuzun bildiği ve efsaneleşen Tiger (Panzerkampfwagen VI) ve tank avcısı Elefant (Panzerjäger Tiger) tanklarıdır.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere...
Comments